Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, “Nasıl ki Milli Teknoloji Hamlesi’yle toplumsal bir seferberliği sağladıysak ülkemizin yeşil ve dijital dönüşümünde de aynı seferberlik ruhunu taşımamız gerekiyor. Bu dönüşümü, geleceğin Türkiye’sini inşa etmek, gençlerimize, çocuklarımıza daha yaşanabilir bir dünya bırakmak adına gerçekleştiriyoruz. Bunu sadece sanayi sektöründe değil, toplumsal bir bilinçlenmeyle tüm alanlarda sağlayabileceğimize inanıyoruz.” dedi.
Bilişim Vadisi’nde düzenlenen “Türkiye Yeşil Sanayi Projesi” lansman toplantısında konuşan Kacır, küresel olumsuz gelişmelerin yol açtığı şoklara karşı dayanıklılığını ispat eden Türkiye ekonomisinin, son 13 yıl boyunca kesintisiz büyümeyi başardığını aktararak, 254 milyar dolarlık ihracatıyla küresel tedarik zincirlerindeki rolünü perçinlediğini söyledi.
Bunu sanayicilere, ihracatçılara, AR-GE, girişimcilik ve inovasyon ekosistemine borçlu olduklarını dile getiren Kacır, bu başarıyı gelecek dönemde devam ettirmek adına, ülke sanayisinin yeşil dönüşümü için gerekli adımları attıklarını kaydetti.
Kacır, bu bilinçle Bakanlık olarak bugüne kadar yeşil dönüşümde birçok önemli projeyi hayata geçirdiklerini, sanayiciye desteklerini sürdürdüklerini anlatarak, bugün de Türk sanayisinin yeşil dönüşümüne büyük katkı sunacak Türkiye Yeşil Sanayi Projesini; Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı koordinasyonunda, KOSGEB ve TÜBİTAK aracılığıyla Dünya Bankası finansman desteğiyle hayata geçirdiklerini ifade etti.
Teknolojideki hızlı değişimin; iklim değişikliğiyle mücadele, dijital ve yeşil dönüşümü küresel gündemin merkezine taşıdığına dikkati çeken Kacır, “Sürdürülebilir ve kapsayıcı bir küresel ekonominin inşası, ülkelerin öncelikli gündemi haline gelmiştir. İklim politikalarında uluslararası yasal düzenlemelerin getirildiği, ekonomik değerlerin doğal kaynakları koruyacak biçimde dönüştüğü, çevre teknolojilerinin kullanımının yaygınlaşmaya başladığı, yenilenebilir enerji yatırımlarının öne çıktığı bir dönemden geçiyoruz. Bizler de yatırım, üretim, istihdam ve ihracat eksenli politikalarımızda köklü değişikliklere yol açacak bu süreci, 2053 Net Sıfır Emisyon vizyonumuzun ana unsurlarından biri olarak değerlendiriyoruz.” diye konuştu.
“Yeşil dönüşüm bizler için önemli bir fırsat kapısı olacaktır”
Kacır, ülkenin küresel ticarete entegrasyonunu en üst düzeyde sağlayacak adımları atarak, 21. yüzyılın risklerini fırsata çevirmek istediklerini vurgulayarak, “Geçtiğimiz 21 yılda küresel bir ticaret ağı oluşturduk. Bu ağın en önemli paydaşları Avrupa ülkeleridir. Bilindiği üzere Avrupa Birliği, ‘Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı’ ile sera gazı emisyonlarını, 2030 yılı itibarıyla en az yüzde 55 azaltma taahhüdünde bulunarak Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasını hayata geçirdi. Bu düzenlemelerden en fazla etkilenecek ülkelerden biri de ihracatının yaklaşık yüzde 42’sini AB ile gerçekleştiren ülkemiz.” ifadelerini kullandı.
Tüm bu gelişmelerin Türk sanayisi için yeşil dönüşümünün önemini net bir şekilde ortaya koyduğuna işaret eden Kacır, şöyle devam etti:
“Türkiye Yüzyılı’nda yeşil dönüşüm altyapısını tesis etmek ve bu alanda ihtiyaç duyduğumuz teknolojileri geliştirmek durumundayız. Yeşil yatırımları ve katma değerli üretimi teşvik eden adımları attığımız takdirde yeşil dönüşüm bizler için önemli bir fırsat kapısı olacaktır. Bu bilinçle, Bakanlık olarak bugüne kadar önemli adımlar attık. Teknoparklarımızda sürdürülebilirlik alanında faaliyet gösteren 266 firmada 10 bin 868 personel ile 4 bin 500 projeyi hayata geçirdik. Yeşil dönüşümde faaliyet gösteren AR-GE ve tasarım merkezlerimize bugüne kadar 990 milyon lira vergi muafiyeti sağladık. Kalkınma Ajanslarımızla bugüne kadar yeşil dönüşüme yönelik 392 projeye 1,5 milyar liralık destek verdik. Rekabetçi Sektörler Programı kapsamında yeşil dönüşümle ilgili 5 projeye 26 milyon avro kaynak aktarıyoruz.”
Kacır, TÜBİTAK burs ve destek programları kapsamında son 21 yılda yeşil dönüşüm ve iklim değişikliği alanında 2 bin 791 proje ve 2 bin 352 kişiye 9,8 milyar lira destek sağladıklarını anlatarak, “TÜBİTAK ile Yeşil Mutabakata Uyum Kapsamındaki öncelikli AR-GE ve yenilik konuları ile doğrudan ilişkili projeleri öncelikli olarak destekliyoruz. Yeşil büyümeye odaklı ‘BiGG Yeşil Büyüme Çağrıları’na çıkıyor, 900 bin liraya kadar girişimcilik proje desteği sağlıyoruz.” şeklinde konuştu.
“Sanayicilerimizin, girişimcilerimizin ve KOBİ’lerimizin verimli bir şekilde yeşil dönüşümüne destek olacağız”
Bakan Kacır, iklim değişikliğine adaptasyon ve uyuma hizmet eden AR-GE çalışmalarını planlamak ve ulusal düzeyde koordine etmek üzere TÜBİTAK Temiz Enerji, İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Araştırma Enstitüsü’nü kurduklarını dile getirdi.
Sanayi bölgelerinin sürdürülebilir kalkınma amaçları doğrultusunda uluslararası standartlara ulaşmasını sağlayacak “Yeşil OSB Sertifikasyon Sistemi”ni hayata geçirdiklerini belirten Kacır, “Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası ile birlikte hazırladığımız ‘Çelik, Alüminyum, Çimento ve Gübre Sektörleri Karbonsuzlaşma Yol Haritaları’mızda bu dört öncelikli sektöre yönelik, alternatif teknolojiler, öngörülen emisyon azaltımları, yatırım ihtiyaçları ve politikaları değerlendirdik. Sektörlerin yeşil dönüşümünde rehber niteliğinde olan ‘Sektörel Yol Haritaları’ oluşturduk.” diye konuştu.
Kacır, yakın zamanda kamuoyuyla paylaşacakları “Yeşil Dönüşüm Destek Programı” ile sanayinin yeşil dönüşümüne yönelik yatırımları Bakanlık olarak öncelikli yatırımlar kapsamında değerlendireceklerini anlatarak, sanayinin yeşil ve döngüsel ekonomiye geçişi için uluslararası finansman kaynaklarına erişimini de hızlandırdıklarını anlattı.
OSB’lerin Yeşil OSB’lere dönüşümünü hızlandırmak adına Dünya Bankası Finansmanlı Türkiye Organize Sanayi Bölgeleri Projesi ile 300 milyon dolar finansman sağladıklarını, OSB’lerin verimliliğini, çevresel sürdürülebilirliğini ve rekabet gücünü yükselttiklerini aktaran Kacır, “Bugün de yine Dünya Bankası ile işbirliğinde yeşil dönüşümdeki en kapsamlı ve en büyük bütçeye sahip çalışmamızı ‘Türkiye Yeşil Sanayi Projesini’ hayata geçiriyoruz. Yeşil Sanayi Projesi ile sanayicilerimizin, girişimcilerimizin ve KOBİ’lerimizin verimli bir şekilde yeşil dönüşümüne destek olacağız. 450 milyon dolarlık bütçeye sahip projeyi, Bakanlığımız koordinasyonunda KOSGEB ve TÜBİTAK eliyle yürüteceğiz.” ifadelerini kullandı.
Kacır, KOSGEB’e ayrılan 250 milyon dolarlık kısmla KOBİ’lerin karbon ayak izlerini azaltmaya ve kaynak verimliliğini artırmaya yönelik yeşil dönüşüm planlarını gerçekleştirmeleri konusunda yanlarında olacaklarını, bu doğrultuda bugün itibarıyla KOSGEB Yeşil Sanayi Destek Programı’nı yürürlüğe aldıklarını dile getirerek, programla KOBİ’lerin kendi bünyelerinde güneş enerji sistemlerinin kurulması için 14 milyon liraya kadar destek sağlayacaklarını anlattı.
Enerji, su ve ham madde verimliliği, sürdürülebilir ve iklime dayanıklı atık geri dönüşümüne yönelik yeşil dönüşüm projelerine 4 milyon liraya kadar destek vereceklerini belirten Kacır, “Projenin TÜBİTAK’a ayrılan 175 milyon dolarlık kısmıyla yeşil üretime, daha yüksek enerji ve kaynak verimliliğine yönelik AR-GE ve inovasyon faaliyetlerinde bulunan firmalarımızı ve özel sektör liderliğindeki işbirliklerini destekleyeceğiz.” dedi.
“3 çağrıya çıkıyoruz”
Bakan Kacır, bu doğrultuda bugün itibarıyla 3 çağrıya birden çıktıkları bilgisini paylaşarak, şöyle devam etti:
“Yeşil İnovasyon Teknoloji Mentörlük Çağrısı ile iş modellerini, tedarik ve değer zincirlerini, ürün ve hizmetlerini yeşil dönüşüme uyumlu hale getirmek isteyen KOBİ’lere mentörlük desteği sağlayacağız. Sanayide Yeşil Dönüşüm Çağrısı ile sanayinin yeşil dönüşümüne yönelik teknolojik çözümlerin ticarileşmesini kolaylaştıracak AR-GE ve yenilik projelerine 22,5 milyon liraya kadar kaynak aktaracağız. Sanayiye Yönelik AR-GE ve Yenilik Ağları (SAYEM) Yeşil Dönüşüm Çağrısı ile yeşil büyümeye katkı sağlayacak yüksek katma değerli ürünlerin geliştirilmesi için yeni teknoloji platformları oluşturacağız. Platform başına 300 milyon liraya kadar destek vereceğiz.
Projenin Bakanlık ayağında ise teknik yardım ve kapasite geliştirme faaliyetleri kapsamında 25 milyon dolarlık bütçeyi yöneteceğiz. Bu doğrultuda yeşil dönüşümle ilgili kuruluşlar, şirketler ve bireyler arasında farkındalığın artırılmasını, çeşitli paydaşlarla ağ kurmanın kolaylaştırılmasını ve yeşil dönüşüm çabalarının ulusal görünürlüğünün artırılmasını hedefliyoruz.”
Kacır, bugün karbon emisyonu açısından öne çıkan ve ekonomi için kritik rol üstlenen 6 sektöre odaklandıkları “Yeşil Büyüme Teknoloji Yol Haritası”nı da kamuoyuyla paylaştıklarını aktararak, “Yol haritamız kapsamında demir çelik, alüminyum, çimento, kimyasallar, plastik ve gübre sektörlerinde sanayi kuruluşlarımızın teknolojik ihtiyaçlarını tespit ettik. Çığır açıcı AR-GE ve yenilik temelli çözümler için tüm paydaşlarımızla 2026, 2030 ve 2035 yıllarına yönelik hedeflerimizi ortaya koyduk. Türkiye Yeşil Sanayi Projesi kapsamında bugün açtığımız çağrılar için bu başlıklardaki projeleri bekliyor olacağız.” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde ortaya konulan 12. Kalkınma Planı’nın beş ana ekseninden birinin “Yeşil ve dijital dönüşümle rekabetçi üretim” olduğunu, ikiz dönüşüm olarak adlandırdıkları bu sürecin, ihracata dayalı büyüme modelinde önemli rol üstlendiğini anlatarak, “Nasıl ki Milli Teknoloji Hamlesi’yle toplumsal bir seferberliği sağladıysak ülkemizin yeşil ve dijital dönüşümünde de aynı seferberlik ruhunu taşımamız gerekiyor. Bu dönüşümü, geleceğin Türkiye’sini inşa etmek, gençlerimize, çocuklarımıza daha yaşanabilir bir dünya bırakmak adına gerçekleştiriyoruz. Bunu sadece sanayi sektöründe değil, toplumsal bir bilinçlenmeyle tüm alanlarda sağlayabileceğimize inanıyoruz.”
“Çocuklarımızın geleceğini konuşurken Gazze’de öldürülen çocukların bugününü göz ardı edemeyiz”
Bakan Kacır, dünyayı gelecek nesillere bugünkünden daha iyi bir şekilde bırakmaya dönük çalışmaların bütün dünyanın belki öncelikli gündem maddelerinin başında geldiğine değinerek, “Ama biz çocuklarımızın geleceğini konuşurken Gazze’de öldürülen çocukların bugününü göz ardı edemeyiz.” dedi.
Kacır, bütün bu çabaları, Milli Teknoloji Hamlesi gayretlerini, sanayiyi, teknolojiyi güçlendirecek tüm gayretleri, günün sonunda insanlığın da yararına sonuçlar doğurduğu ölçüde kıymetli gördüklerini vurgulayarak, “Hiçbir ülkenin teknolojik üstünlüğü; başka ülkelere, başka topluluklara zulmetme hakkını ona tanımaz. Bugün kendisini başkalarından daha güçlü görüyor olması İsrail’e; hastaneleri, okulları, kiliseleri, camileri, masum insanları, çocukları, kadınları, bebekleri öldürme hakkını asla tanımaz.” ifadelerini kullandı.
“Zulümle abad olunmaz. Kucağında bebeklerinin cansız bedenlerini taşıyan annelerin hıçkırıkları üzerine bir medeniyet inşa edilmez, edilemez.” diyen Kacır, bu acı ve zulmün bir an önce son bulmasını temenni etti.